Herkesi sevgi ve saygıyla selamlarken yine uzun bir aradan sonra yazmanın üzüntüsünü yaşadığımı belirtmek istiyorum. Neden derseniz, bu haber sitesinin varlığı için gecesini gündüzüne katan, abim, ustam, üstadım, duayenimiz Mehmet Faruk Akgeyik’e haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Ona özellikle selam ve saygılarımı iletiyorum.
COVİT19 yani KoronaVirüs belirtilerini bir kez daha ifade etmek istiyorum;
Burun akıntısı
Boğaz ağrısı
Öksürük
Ateş
Nefes almada zorluk (ağır vakalarda)
Dünya üzerinde gripten ölen daha fazla insan var deniliyor, ama buna inanmak istemiyoruz.
Evde kalın diye günlerdir uyarılar yapılıyor, dinlemiyoruz.
OHAL ilan edilmesini isteyenlere devlet herkes kendi OHAL’ini sağlasın diyor, anlamıyoruz.
Böyle bir konuda bile bir suçlu arayıp onu cezalandırmak isteyenler var, şimdi bunu düşünmeyin diyorlar, amannnnn diyoruz.
Allah Aşkına biz ne yapıyoruz?
Alınan her kararda bilmem ondan sonra ne olacak diye düşünüyoruz, bir durun bu virüs belasını bir defedelim, haa ondan sonra oturur talep, istek ne varsa söyleriz.
Bütün devletler vatandaşları için önlemler alıyor, biz de alıyoruz, ama birileri çıkıyor alınan önlemleri umursamıyor, aldırış etmiyor, böyle bir durumda bile taleplerde bulunuyor, virüsü taşıyıp taşımadığımız, ölüp ölmeyeceğimiz bile meçhul, ancak cemaatle namaz kılmak için bile kavga ediyoruz.
Yahu Bir Durun Şu Virüs Belası BiGitsin, Ondan Sonra Konuşuruz, Tartışırız...
Umre’den gelenlere bin bir türlü laf edenleri dinliyoruz, ona karşı Avrupa’dan gelenlerin kol gezdiğini söyleyenleri duyuyoruz,
Onların içinde bu kadar önemli bir konuyu umursamadan sağda solda göstere göstere gezenleri, karantinadan kaçanları görüyoruz, bana bir şey olmaz kafasıyla yatıp kalkıyoruz.
Sosyal Medyada İslam Düşmanlığı üzerine karikatür yayınlayan, söylemlerde bulunan şaklabanlıkları okuyoruz,
Birbirimize vebalıymış gibi bakmayı bırakıp gerekli önlemleri alıp, kontrolleri yaptırıp kurallara uymak, steril bir ortam oluşturup dezenfekte yaşamak yeterli deniliyor, fazlasını istiyoruz,
Her gün virüse bir şeyin iyi geldiğini söyleyip onun fiyatını yükseltiyoruz, karaborsaya düşmesine imkân sağlıyoruz, fahiş fiyatlara razı oluyoruz,
Bir sürü sorunla boğuşmak değil mesele, meselenin kişiye büyük zarar veren bu virüs belasından nasıl korunması, kurtulması gerektiği olmalı diyemiyoruz.
Ancak bir ortak noktada buluşup Sağlık Bakanımız ile birlikte teşkilatının çalışanlarını alkışlıyoruz…
Bir gün bu beladan da kurutulacağız, eeee ne olacak halimiz demek yerine kurtulana/kökü kurutulana kadar sakin kalıp kurallara uymalı ve sorunların çözümünü sakin bir zamanda konuşmalıyız, verginin düşüp düşmediği konusu kadar virüsün bulaşıp bulaşmadığına bile önem vermez hale gelmemeliyiz.
Hele evde kalıp ailemizle daha fazla zaman geçirip onlarla bağımızı daha da güçlendirmeye niyetlensek daha iyi olmaz mı, geleceği bela daha geçmemişken şekillendirmeye çalışacağımıza…
Bu arada her yazılan, her söylenen, her yayılan mesajlar doğru değil, galeyana gelmemeye dikkat etsek daha iyi olur.
Özellikle Youtube’de dolaşan Komplo teorilerini izliyorum, acaba ne var ne yok diye…
En ilginç olanının The Economist Dergisinin 2020 Kapağı olduğunu düşünüyorum.
Çin Tarım Üniversitesi uzmanları, Corona Virüsünün pangolin denilen bir memeliden yayıldığını açıkladı, işte o memeli derginin 2019 kapağında yer alan ve az bilinen bir fotoğrafla yer almış.
Virüsün ilk çıktığı tarih 20 Aralık 2019…. Yazar Abdurrahman Dilipak 26 Aralık 2018 tarihinde The Economist'in 2019 kapağındaki gizli mesajlar! Başlıklı yazısında aynen şöyle yazmış: İncil’in bir Ayetinde; “Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm`dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi” deniliyor. "Kimse köşklerinde, yalılarında, kalelerinde, şatolarında rahat oturamayacak. İktidar sahipleri, aileler, dostlar, ortaklar, servet sahipleri birbirine girecek. Ortaklar, kardeşler, kuzenler, gelinler, damatlar, dayılar, amcalar, halalar, teyzeler. İnsanın insana güveni kalmayacak.. Hem birbirlerinden korkacaklar, hem de birbirlerini kıskanacaklar. Haram para, şarabın şişesinde durmadığı gibi kasasında durduğu gibi durmayacak. Bu durum halktan insanlar ya da prensler, zenginler ya da yoksullar için fark etmeyecek. Eğitimli ya da eğitimsiz, her tür insan. Birbirlerine baskın verecekler, Megalomani ve şizofrenik tepkiler sanırım daha da artacak’ diyor.
Başta Mehmet Faruk Akgeyik olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımıza kolaylıklar diliyoruz. Biz bunu da atlatacağız İnşallah! Sağlıcakla Kalın, Allah’a emanet olun.
