Leyla Türkay

Tarih: 25.10.2017 14:17

ŞİDDET VE MERHAMET

Facebook Twitter Linked-in

“Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak”(90/17). Kuran’ın bu tavsiyesi, şiddetin hızla arttığı toplumumuzda en çok ihtiyaç duyduğumuz erdemlerden biri.

Bir toplumun şiddet verileri o toplumun ruhsal sağlığının göstergesidir. Ne kadar çok şiddet o kadar hastalıklı bir toplum. Ve bir o kadar da hak ve özgürlük ihlali. Şiddet denince aklımıza genelde sadece fiziksel şiddet gelmektedir. Ancak şiddet olgusu bundan ibaret değildir, birçok farklı türü ve farklı dışavurumu vardır.

               Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre şiddet, sahip olunan gücün ve iktidarın, fiziksel ya da ruhsal bir yaralanmaya ve kayba neden olacak biçimde bir başka insana, kendine, bir gruba ya da bir topluma doğrudan ya da dolaylı yolla uygulanmasıdır.

                Şiddet türleri arasında fiziksel,psikolojik, ekonomik, iş yeri şiddeti (mobbing), teknolojik şiddet (dijital şiddet), cinsel şiddet, hayvana şiddet vs. vardır. Kızgınlık, öfke ve nefret göstermek; aşağılamak ve cezalandırmak; tahakküm etmek ve kontrolde tutmak, egoyu yüceltmek, şiddetin hizmet ettiği en temel amaçlardır.

Gün yok ki haber bültenlerimizde şiddet haberi olmasın. Şiddetin dini, dili, ırkı, mezhebi yoktur. Onun adı bazen Suriye’dir, bazen Arakan, bazen Filistin’dir,bazen kadın,bazen çocuktur,bazen yaşlı,bazen Yasin Börü’dür,bazen Emani el-Rahmun,bazen Guantanamo’dur,  bazen Ebu Gureyb. Şiddetin uğradığı, yakıp kavurduğu her yere maalesef merhamet sonra uğramaktadır.

Aile de başlayan şiddet, okula, mahalleye, ülkeye sonra sınırları aşarak uluslara yayılır. Çocuklarımıza evde şiddet yerine merhameti öğretirsek,  evde başlayan merhamet okula, mahalleye topluma ve uluslararası ilişkilere yansır. Gelişmiş ülkelerde şiddeti yenmek için bağışlayıcılık, minnettarlık, şefkatli olmak gibi modüllerle eğitim verme örnekleri geliştiriliyorken biz hala çocuklara dayak atan, hakaret eden, küçük düşüren, aşağılayan öğretmen modelleriyle uğraşıyoruz.

                Dünya Sağlık örgütünün şiddet tanımında yer aldığı üzere kişi kendine de şiddet uyguluyor. İntihar teşebbüsleri bunun fiziksel şiddet boyutunu oluştururken, yaradılış gayesinden veya kendisinden uzaklaşması, kendini yalnızlaştırması, kendini değersiz görmesipsikolojik şiddet boyutunu oluşturmaktadır.

Tek salisesi dahi geri getirilemeyecek olan zaman, anneler, babalar,gençler,çocuklar hatta yaşlılar tarafından dijital ortamda heba edilmektedir.Bir anne sosyal paylaşım sitelerinde çocuk psikolojisi adına paylaşımlar yaparken, çocuğunu meşgul etmek için televizyondan kan ve cinayet sahnelerinin yer aldığı çizgi filmleri açıp onu oyalamakta hiçbir sakınca görmemektedir. Sürekli şiddet sahneleri gören birinden merhamet beklemek abesle iştigaldir. Buna en güzel örnek; ebeveynleri tarafından sürekli ısırılarak sevilen bir çocuğun bunu sevdiği arkadaşlarına uygulamasıdır. O bunu bir sevgi göstergesi olarak kodlamıştır beynine. Bu sebeple de canı acıyıp ağlayan arkadaşıyla empati kuramamaktadır.Bu örneği tüm topluma örneklediğimizde işin boyutunu daha iyi anlayabiliriz.

Fakat hayatın tüm aşamalarında olması gereken merhamet bir yerde olmamalıdır. Adaleti gerektiren yerlerde! Suçluya gösterilecek merhamet, masuma uygulanacak en büyük şiddete dönüşür. Yüce Allah Kur’an ‘ı Kerimde suçluları cezalandırırken onlara acımamamız gerektiği konusunda bizi uyarmaktadır. “Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutması.”(24/2). Bir genci döve döve öldürenler merhamet gösterilerek iyi halden dolayı dışarı salınmamalıdır.

             Özellikle günümüzde en yaygın olan teknolojik ve psikolojik şiddete hergün maruz kalan çocuklarımızı ve gençlerimizi yoğun merhamete maruz bırakırsak, toplumu iyileştirme yolunda büyük bir adım atmış olacağız. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —