Leyla Türkay

Tarih: 26.09.2017 09:00

TOPLUMSAL KORKU GERÇEĞİ

Facebook Twitter Linked-in

Korku bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı ve üzüntüdür. Herkes korkar ama herkes aynı şeyden korkmaz…

 İnsan ismi kadar sayısız korku mevcuttur.

 Kaybetme korkusu, yükseklik korkusu, hayvan korkuları, kapalı alan korkusu, toplum içine çıkma korkusu, reddedilme korkusu, parasızlık korkusu, sevilmeme korkusu vs.Korkuların çağlara sınıflara ve yaşlara göre değişiklik gösterdiğini de görüyoruz. M.Ö köleler arenalarda aslanlara atılmaktan korkarken, bu günün insanları selfielerinin lekelenmemesinden korkuyorlar, savaş bölgesindeki insanlar açlıktan tecavüzden ve her an ölmekten korkarken, refah içindeki insanlar şişmanlamaktan korkabiliyorlar.

                    Francis Bacon “Kuşku Üstüne” adlı denemesinde şöyle der; Korkak yaradılışlarda, kuşku çok kolay kök salar. İnsanı az bilmek kadar kuşkulandıran hiçbir şey yoktur, onun için kuşkuyu bilgimizi arttırmakla yenmeye çalışmalıyız, sürekli içimizde taşımakla değil. Kuşkuyu kuşlar arasındaki yarasaya benzeten Bacon şöyle devam eder; kuşkularımızı hiç değilse gözaltında bulundurmak zorundayız, çünkü kafamızı bulandırır arkadaşlarımızı yitirmemize yol açar, işimizi altüst eder çığırından çıkarırlar. Kralları zorbalığa, kocaları kıskançlığa, bilge kişileri bocalamalara, kara düşüncelere sürükler kuşku. 

                     Günümüzde ise toplumu sürekli uyanık tutma adına komplo teorileri üretilmekte ve yayılmaktadır. Deprem korkusu, irtica korkusu, terör korkusu, göç korkusu, küresel ısınma ve bunun yol açacağı susuzluk korkusu, sokakta yalnız kalan her çocuğun tacize uğrayacağı korkusu, enflasyon korkusu, fakirlik korkusu ve daha nice korkular… Bu denli korku baskısı altında yaşayan insanların kuşkucu ve saldırgan olması kaçınılmaz. Korku bombardımanı altında her şeyden korkan, korkumuzu perdelemek için de saldırganlaşan insanlara dönüştük. Bu korkuların altında kimi zaman siyasi hesaplar söz konusuyken, kimi zamanda yaratılan korkudan pay çıkaran gurupların sinsi planları söz konusu.

Sosyal antropoloji alanında yapılan araştırmalara göre avcılık ve toplayıcılıkla geçinen Eskimolar veya Amazon yerlileri gibi toplumlar, çocuklarını asla dayakla cezalandırmazlar; çünkü henüz çocuk yaştaki mensuplarını döverek korkuturlarsa onları pasifize ederek, uzun ve zorlu mesafeler boyunca toplayıcılık yapamayacaklarının ya da duydukları korku nedeniyle avlanamayacaklarının bilincine varmışlardır. Eğer bu toplumlara mensup yetişkinler, ister kadın, ister erkek olsun yiyecek toplayamazlarsa çocukları ve yaşlıları hayatlarını sürdüremezler. Buna karşı tarımla geçinen toplumlarda çocukların kız-erkek ayrımı yapılmaksızın büyük oranda korkutuldukları ve dövüldükleri tespit edilmiştir. Özellikle erkek çocukları dövülmeli ve korkutulmalıdır ki, içlerindeki macera tutkuları yok edilsin. Onlar her şeyden korkan pasifize edilmiş bireyler haline gelmelidirler ki, ait oldukları toprakları bırakıp gitmesinler. Eğer genç nüfus toprağı işlemez ve üretime katkıda bulunmazsa, tıpkı avcılık ve toplayıcılıkla geçinen toplumlarda olduğu gibi, çocuklar ve yaşlılar hayatlarını devam ettirecek olanaklardan yoksun kalırlar. Toplumumuzda dayakla terbiyenin bu kadar yaygın olması sanırım tarımla geçinen toplum olmamızdan kaynaklanmaktadır.

                        Birlikte güven içinde yaşamak için şart olan kanun ve kurallarla terbiye yöntemiyle, zorbalık ve korkuyla terbiye yöntemini birbirinden ayırt etmek gerekir. Daha çocuk yaşta birlikte yaşama kuralları, öfke kontrolü için yapılması gerekenler farklılıkların birer Allah ayeti olduğu öğretilirse, birçok korku daha oluşmadan yok edilir. Ve unutulmamalıdır ki bilgi-eğitim kuşkuları yok eder ve ancak korku ve kuşkulardan arınmış bir toplum Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayan, yaratıcı fikirlere sahip, üretken, özgür ruhlu olabilir. Bu toplumu oluşturmakiçin verilmesi gereken eğitim ailede başlar ve hayatın her aşamasında(okulda, sokakta, Televizyonda yayınlanan programalarda, sinemada, tiyatroda, çizgifilmlerde, reklamlarda, spor karşılaşmalarında) devam eder.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —